"YÜZÜN GÜLÜNCE GÜNEŞ DOĞAR YA"
Sonuncu deyip geçme
Maç başladı ve Galatasaray taraftarının da korkunç desteğiyle lig sonuncusunun üzerine çöktü ve rakip kaleyi ablukaya aldı. Ancak 7. dakikada kendi sahasında kaptığı top sonrası tek paslarla çok çabuk çıkan Ümraniyespor Onur Ayık'ı Muslera ile karşı karşıya bıraktı ama pozisyon 1 numaranın hünerli ellerinde eridi. Ardından Galatasaray 6-7 kişiyle rakip ceza alanına girdiği sekanslara devam ederken 11. dakikada Geraldo'nun sağ kanatta sürüklediği topta Umut Nayır golü attı. Pozisyonu tekrar izleyince eski Beşiktaşlı'nın Geraldo ile verkaça girdikten sonra ne kadar güzel bir koşuyla topla buluştuğunu görebilirsiniz. Golden sonra sağ kanatta Geraldo yine Abdülkerim'i çarşıya gönderdi ve gol pozisyonunun aynısını bir kez daha elde etti Ümraniye ancak bu kez Avunu topu Muslera'ya nişanladı. İki pozisyonun ortak özellikleri çizgiye inip 18 yayına pası çıkaranın Geraldo olması, çalımı yiyenin Abdülkerim olması, sol bek Emre Taşdemir'in ortalarda gözükmemesi ve Oliveira'nın şutu atan rakip oyuncuları sadece seyretmesiydi. Haftalarca “Prime Xelçuk” resitallerinden örnekler sunan Portekizli iki maçtır Selçuk İnan'ın ıslıklarla dolu son 3 sezonundan örnekler veriyor.
Rotasyon şart
Aslında burada bir parantez de Okan Buruk'a açmalı. Haftalardır takıma oynattığı organize futbolu övüyorum, ancak önemli bir eksikliğine de dikkat çekmek isterim ki o da rotasyon. Okan Hoca ve ekibi gerek iletişimde, gerek taktiksel yönden çok ilerici bir görüntü çizse de, ilk 11 konusunda bir hayli tutucu. Mecbur kalmadıkça başlangıç onbirini değiştirmediği gibi maç içi değişikliklerde de biraz geç kalabiliyor. Örneğin iyi oynamış olsa da, bugün kart ceza sınırındaki Kerem'i ilk 11'e koymasının pek bir anlamı yoktu bence. Barış Alper veya Yunus pekala idare edebilirlerdi. Ayrıca da Giresun'da yorgunluğu ayan beyan ortada olan Oliveira'nın yerine de Midstjö veya Berkan oynatılabilirdi bugün. Pazar günkü Trabzon sınavı öncesi bu iki as oyuncu biraz dinlenir, oyunun gidişi,ne göre gerekirse 2. yarı sahaya sürülebilirlerdi. Bu şekilde hem geçtiğimiz haftalarda takıma katkı veren Barış, Berkan veya Yunus ödüllendirilir, hem de Midstjö'ye biraz moral vermiş olurdun. Zira Amir'i Beşiktaş'a kaptırdığın durumda, Oliveira'ya bir şey olması durumunda Norveçliye elin mecbur kalacak. Hoca oyuncu değişikliklerinde de bir hayli geç kalıyor. Okan Buruk ve ekibi şu dönemde çabuk müdahalelerden imtina ediyorlar. Günümüzün yüksek tempolu futbolunda 5 değişiklik hakkın ve 25 futbolcun varken kadroyu daha verimli kullanmalılar bence. Galibiyetler kadroya motivasyon verse de, daha çok oyuncuyu bu başarının parçası yapmazsan işler ileride zorlaşabilir. Sezonun geride kalan kısmında Jesus'un Okan Buruk'a göre tek artısı bu bence, bazen rotasyonu biraz abartsa da...
Ezeli rakipler ellerini ovuştururken
Şimdi dönelim ilk yarıya. Aslan geriye düştükten sonra istifini hiç bozmadan ablukaya devam dediyse de, gerideki ikili Nelsson ve Abdülkerim verilen kontratak pozisyonları sonrası biraz gerilediler. Bu da kaptığı toplarla çabuk ve ayağa paslarla çıkmayı şiar edinen Ümraniye'nin daha çok boş alan bulmasını sağladı. 31 yaşındaki Angolalı Geraldo'nun kariyerinde hiçbir takıma 500 bin Euro'dan fazla bonservis ücreti kazandırmamış olması çok tuhaf. 36 yaşındaki Epureanu'nun pozisyon sezgisinin gerileyeceğine daha da ilerlemiş olması da. Zira maç boyu sayısız Galatasaray atağı mıknatıs misali topları kendine çeken Epureanu'nun bedeninde sona erdi. Cim Bom'un kazandığı bir kornerde Nelsson indirdi, Abdülkerim hatalarını telafi edercesine çevik bir kung-fu hamlesiyle topu içeri tepti: 1-1. Bu golden Hiç gününde olmayan Emre'nin kanadından bir gol daha yiyen Galatasaray devreye 2:1 geride girdi. Stattaki müşteriler homurdanarak büfelere doğru giderken, her maç yerini alan taraftar ise takımı tribünlere çağırıp moral veriyordu.
Ancak Cim Bom'un moralden fazlasına ihtiyacı vardı. İlk yarıda özellikle Emre Taşdemir ile Rashica'nın yetersiz performansları, Oliveira'nın aksaması ve takımın genelinde düşük motivasyon dikkat çekiciydi. Tabii iki Uruguaylı Muslera ve Torreira hariç. Bu ikili Cim Bom'u oyunda tutan ikiliydi. Icardi ilk devrede Kerem'in iki şık asistini heder etti. Asistler oldu mu sana bal yapmayan kilit pas? Aç parantez asist istatistiği gollük pas olarak değişmeli bence. Bu haliyle çok da anlamlı değil. Ümraniyespor karşısında ikisi Icardi'ye, ikisi de Yunus'a al da at diye paslar veren Kerem daha ne yapsaydı yani? Pası verdiği oyuncunun becerisine göre asist sayısının değişmesi çok anlamsız. Oyuncu üzerine düşeni yapıyor sonuçta. Ama birçok taraftar bugün Kerem'i vasat bulmuştur muhtemelen. Bir maçta tam 4 gollük pas diyorum arkadaşım! Kapa parantez
Kuş bakışı neler oldu?
Taktiksel olarak bakınca, ilk yarıda Ümraniyespor ortayı çok iyi kapatarak dev rakibini kanatlarda erken orta yapmaya zorladı. Galatasaray'ın bu kadar çok orta yaptığı başka bir maç hatırlamıyorum yakın dönemde. Sorun şu ki, Galatasaray'ın ne beklerde ne de kanatlarda Q7 gibi, Ghezzal gibi, Caner Erkin ya da Albert Riera gibi iyi ortacıları yok. Akan oyunda stoperler gerideyken ve Barış Alper sahada yokken Icardi dışında iyi kafacısı da yok. İlk yarıda tek isabetli ortayı da Kerem yaptı. Icardi 2. yarıda atacağı golün kötü bir provasını yaptı. Bu orta konusuna daha sonra geri döneceğiz tabii. Ancak biraz daha Recep Uçar övelim. Ümraniye kendi yarısahasında kaptığı toplarla Cim Bom'u kendi silahıyla vurdu. En çabuk şekilde topu rakip savunma ve orta saha bloğu arasındaki oyuncularıyla buluşturmayı planladılar. Bunu yaparken bazen Torreira'yla eşleşen Umut Nayır'a kaldırdılar, bazen de seri paslarla topu iki Onurlar ve Geraldo'ya ulaştırdılar. İlk yarı bittiğinde Ümraniye'nin ikisi skoru değiştiren 5 net gol pozisyonu vardı. Galatasaray da set oyunu ve duran toplardan benzer sayıda pozisyon yaratabilmişti.
2. yarıda Emre-Dubois ve Rashica-Yunus değişiklikleri geldi. Ancak teknik ekip şaşırtıcı şekilde orta sahaya müdahale etmedi. Oradaki sorunu daha çok nasihatle çözeriz diye düşünmüş olmalılar. Ve tuhaftır çözdüler de; zira 2. yarı konuk ekip kaleye şut bile atamazken, ev sahibi 59. dakikada yeni giren iki oyuncusunun da topa temas ettiği atakta penaltı kazandı. Topun arkasına geçen Icardi Panenka'ya selam çakarken çok soğukkanlıydı. Yunus demişken, penaltıya sebep olan pozisyonun içinde olan genç oyuncu, özellikle yakın arkadaşı Kerem ile girdiği alışverişlerle tehlikeler yarattı, ancak bir cenabetlik var kendisinde. Yallah cinler, kışkış cinler seansı yapmalı sanki. Harika bir verkaç sonucu attığı şutlar bir türlü kaleyi tutmuyor, olmadık pozisyonlarda top kaybedip rakibi kontratağa çıkartıyor, çok basit bir topu istop edemiyor falan filan... Cin çıkartma işin şakası ama psikolojik destek alması kendisi açısından çok iyi olur(du). Zira yetenek veya oyun zekası olarak pek bir eksiği yok. Yanına Yusuf'u da alıp çift terapisi yapabilirler.
CTRL+ALT+DEL
2. yarıda aynı Jorge Jesus'un son maçta yaptığı gibi tüm tuşlara basan Okan Buruk, maçı iki buçuk santrafor ve çift on numarayla bitirdi. Tabii bunda 77. dakikada durum 2-2 iken rakibin on kişi kalmasının da etkisi az değildi. Torreira son haftalarda bizi alıştırdığı akıl dışı top kapışlarından birini daha yaparken, hem bir potansiyel kontratağa engel oluyor, hem de rakibin çalışkan orta sahası Avounou'yu soyunma odasına yolluyordu. 82. dakikada bugünkü gollerin çoğunda rol oynayan Abdülkerim sol kenarda buluştuğu topu kanat oyuncularına “orta öyle yapılmaz böyle yapılır” dercesine Icardi'nin kafasına nişanlarken, Arjantinli de artık klasikleşen kafa vuruşuyla topu direk dibine yolluyordu. Tabii taraftarlar da kendilerinden geçiyordu.
Aslında Giresunspor maçının 2. yarısının ilk 15 dakikası verilen pozisyonlar böyle bir maç olacağının habercisi gibiydi. Rakipteki Bir dönem Abdullah Avcı'nın yardımcılığını yapmış olan Recep Uçar Galatasaray'ı çok iyi analiz etmiş. Mesafeler açılınca orta sahasının kolay geçileceğini görüp bu mesafeyi açmak için de çözümler bulmuş. Ancak Galatasaray bu sefer de teknik ekibin planıyla değil, kazanma azmi ve oyuncu kalitesiyle sonucu aldı. Ve hemşerisi önünde çok gösterişli bir oyun oynamayan, 3 puanı güç bela alan Cim Bom bu maçta dahi 3,81 gibi yüksek bir gol beklentisine ulaştı. Bu galibiyette takımı oyunda tutan Muslera'nın, yenilgiyi asla kabullenmeyen Abdülkerim ile Torreira'nın, sol kanatta asayişi sağlayan Dubois'nın, günden güne olgunlaşan Kerem'in, denenekten vazgeçmeyen Boey, Mertens ve Yunus'un katkıları az değildi ammaaaaa... O ne kafaydı be Icardi! Şarkıda dediği gibi, yüzün gülünce güneş doğuyor, tillahi!
Öncel Seçkin